KAMU EMEKÇİLERİ AYDIN ŞUBELER PLATFORMU; ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANIYORUZ
Kamu Emekçileri Aydın Şubeler Platformu basın açıklaması yaptı
Kamu Emekçileri "GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANIYORUZ!" başlıklı basın açıklaması yaptı.
KESK Aydın Şubeler Platformunun yaptığı basın açıklaması;
"Biz kamu emekçileri bugün yalnızca kendi haklarımız için değil; herkesin nitelikli, ücretsiz ve erişilebilir kamu hizmeti alma hakkı için sesimizi yükseltiyoruz. Yıllar yılı ülkemiz üretime değil borçlanmaya ve betonlaşmaya yaslanan, insanı ve doğayı hiçe sayan bir modelle yönetiliyor.
Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu düzende kamu hizmetlerine ve yatırımlara ayrılan pay giderek azalmakta, sosyal devletin omurgasında kocaman gedikler açılmaktadır. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye kadar pek çok alanda kamu hizmetleri özel sektöre devredilmekte, paralı hale getirilmektedir. Kamu binaları ticarethaneye, yurttaşlar müşteriye dönüştürülmüştür. Söndürülemeyen yangınlarla, her gün başka bir yerde yaşanan sellerle, ardı arkası kesilmeyen felaketlerle maalesef tüm sıkıntıları halkımız yaşamaktadır. Bu modelde biz kamu emekçilerin payına ise çalışma yaşamında düşük ücretler, güvencesizlik, angarya çalışma, yoksulluk düşmekte; emeklilikte ise sefalet dayatılmaktadır.
ZAM, ZULÜM, İŞKENCE İŞTE AKP
Tüm bu koşullar ve dayatmalar altında bizler ASİM SEN, BASK, ÇALIŞAN SEN, DMK, HAK SEN, KESK ve YURT SEN olarak bugün burada yalnızca kendi haklarımız için değil; nitelikli, ücretsiz ve ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yıllardır yok sayılan, özellikle dar gelirliler başta olmak üzere bu ülkenin tüm insanları için bir aradayız.
Talep ettiklerimiz lütuf değil, kamunun ve emeğin asgari güvencesidir. Bu yüzden toplu görüşmelerin her yıl yapılması ve şeffaflık için canlı yayınlanmasını; her yıl Aralık’ta ilan edilen yeniden değerleme oranının en az bu düzeyde memur ve emekli maaşlarına yansıtılması ve diğer hakların masada ayrıca müzakere edilmesini; yılda iki kez ikramiye ödenmesi; birinci dereceye yükselen tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesini; yılların emeği görmezden gelinen, yoksulluğa itilen milyonlarca emeklinin haklarının iadesini talep ediyoruz.
Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu, 4 milyon kamu emekçisi ile 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından izlemektedir. Ne var ki yıllardır aynı senaryo sahnelenen bu süreç bir kez daha oldu-bittiye getirilmeye çalışılmaktadır. Hükümetin, günlük bir simit parasına bile denk gelen son teklifi, kamu emekçileriyle ve emeklilerle alay ettiğinin en açık göstergesidir.
HAK, HUKUK, ADALET
Takvime göre görüşmeler yarın sona eriyor; mesai bitimiyle birlikte hakeme başvuru süreci başlayacaktır. Buna rağmen, bu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır biriken temel sorunlarına ilişkin tek bir somut adım atılmamış; sendikaların taleplerinden hangilerinin kabul edilip hangilerinin reddedildiğine dair net bir açıklama yapılmamıştır. Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” demekle yetinmektedir.
ÜMİT ETME BİTTİ, ZAM YAP BAKAN!
Biz de buradan, Sayın Bakan’dan başlayarak kamu işverenine ve iktidara soruyoruz’ Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne bulunmaktadır (?)
• İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışını mı içermektedir.
• Seyyanen ödeneklerin ve tüm ek ödemelerin taban aylığına ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasını mı içermektedir
• Konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı mı içermektedir
• Büyümeden, refahtan pay verilerek gelir vergisi adaletimi içermektedir.
• Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine yanıt mı vermektedir.
• Güvencesiz istihdam yerine kadrolu-güvenceli istihdam mı içermektedir
• Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler ya da kreş yardımı mı içermektedir.
• Liyakatın yaygınlaşması için mülakatın kaldırılmasını mı içermektedir
• Kadın kamu emekçilerine çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulmasımı bulunmaktadır.
• Gerçek bir toplu sözleşmenin olmazsa olması Grev hakkı mı bulunmaktadır.
TABİKİ YOK, YOK, YOK.
Çünkü Hükümetin bir TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ bulunmamaktadır. Memuru kapıkulu, emekçiyi ve emekliyi köle olarak görmektedir. TEKLİF YERİNE; 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile TEHDİT edilmektedir.
Artık Yeter!
Geldiğimiz nokta ortadadır. Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik sunmaktadır. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışı değil, MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELEDİR.
HAK VERİLMEZ ALINIR, ZAFER SOKAKTA KAZANILIR
Bugün ilk adımı atıyoruz. Bizi yok sayan yoksulluk, sefalet ve güvencesizlik dayatmasına itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz.
BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!
İnsanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli istihdam ve güvenli gelecek; demokratik ve adil bir çalışma yaşamı; halktan yana bir kamu hizmeti; grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı gerçek bir toplu pazarlık sistemi için omuz omuzayız. Herkesi bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz."
[ Haber/Foto: Şevket Gölük -Muhabir & Gazeteci ]